Kısasa kısas ilk kim buldu ?

umudumvar

Global Mod
Global Mod
Kısasa Kısas: Adaletin Kimliğini Buldum, Peki Ya Sen?

Düşünün bir kere... Birinin size bir zarar verdiğini düşünün. Hemen aklınıza gelen tepki ne olurdu? Muhtemelen, "Ben de ona aynı şekilde karşılık verirsem adalet yerini bulur!" derdiniz, değil mi? "Kısasa kısas!" Bu kadar basit. Ancak, bu kavram aslında sadece bir kelime değil; yüzyıllardır süregelen bir felsefe. Ama gelin, gerçek soru şu: Kısasa kısas fikrini kim buldu? Kim başlattı, kim ilk “eye for an eye” dedi ve adaleti böyle tanımladı? Hadi biraz geçmişe yolculuk yapalım ve hem erkeklerin stratejik, çözüm odaklı yaklaşımına, hem de kadınların empatik ve ilişkiler odaklı bakış açılarına odaklanarak, bu soruya cevap arayalım.

Kısasa Kısas: Hukukta Bir Efsane

Kısasa kısas, aslında hukukun temel taşlarından biridir. Bir suç işlendiğinde, bu suçla orantılı bir cezanın verilmesi gerektiğini savunur. Bu düşüncenin ilk örnekleri, Mezopotamya'da, özellikle Babil İmparatorluğu'nda karşımıza çıkar. Babil’in ünlü Kralı Hammurabi, 18. yüzyılda MÖ, “Hammurabi Kanunları”nı yazarken, kısasa kısas ilkesini hayata geçirmişti. 282 yasa maddesinden biri olan bu ilke, suçluya aynı suçu uygulayarak adaleti sağlamak amacını güder. Tabii, bu kanunlar, pek de ince ince düşünülmemişti; "Bir göz bir gözle ödenir," deniyor ve bazen oldukça sert cezalarla karşılaşılıyordu. Mesela, birinin başına bir şey getirdiğinizde, sizi aynı şekilde cezalandırabilirlerdi. İyi de, o zamanlar kimse 'suçlunun psikolojisi' üzerine çok kafa yormuyordu!

Babil'deki bu anlayış, aslında oldukça pragmatik bir çözüm gibi görünüyordu. Erkekler bu tür “doğa kanunları”yla daha iyi uyum sağlar gibi görünür; çünkü sonuç odaklı, hızlı ve etkili bir çözüm arayışları vardır. Kısasa kısas, onların stratejik düşünce tarzına uygundur, çünkü her şeyin bir karşılıkla bitmesini sağlar. Fakat işin içine biraz daha empati katan kadınların bakış açısına girdiğinde, durum biraz daha karışık hale gelir.

Kadınların Gözünden: Adalet Mi, Öfke Mi?

Kadınlar, tarih boyunca pek çok toplumda duygusal zekâları, empatik yaklaşımları ve ilişkiler odaklı bakış açıları ile tanınmışlardır. Kısasa kısas fikrini düşündüklerinde, daha derin bir sorgulama yapmaları kaçınılmazdır. "Evet, birine zarar verdiler; ama o kişi de neden böyle davrandı? Onu affetmek belki daha doğru bir çözüm mü?" gibi sorular kadınların kafasında daha fazla döner. Bu noktada, adaletin öfkeye ve karşılıklı zarara dönüşmesinin bir çözüm olup olmadığını sorgulayan bir perspektif gelişir.

Kadınlar, bir suçla karşılaşıldığında “neden” ve “nasıl” sorularına daha çok eğilirler. Kısasa kısas anlayışını bir adalet yolu olarak görmek yerine, bu tür ilişkilerin açığa çıkardığı duygusal yaraları iyileştirme ve ortak bir çözüm arama yaklaşımını benimseyebilirler. Bu durumda, kadınların adalet anlayışı, bazen erkeklerin daha direkt çözüm önerilerine kıyasla, çok daha merhametli ve ilişkisel olur.

Erkekler ve Stratejik Düşünme: Hızlı ve Pratik Adalet

Erkeklerin bu konuda daha stratejik ve çözüm odaklı yaklaşmalarını da göz önünde bulundurmalıyız. Onlar için, kısasa kısas adaletin hızlı bir yolu olarak görülebilir. “Bana kötülük yaptıysan, sana aynı şeyi yaparım ve işte adalet sağlanır!” mantığı, erkeklerin daha somut ve hızlı bir çözüm bulma eğilimlerinin bir yansımasıdır. Bu yaklaşım, genellikle aceleci, hedef odaklıdır ve en kısa sürede sorunun çözülmesi gerektiğini savunur.

Bu, erkeklerin iş dünyasında da sergiledikleri bir tutumdur. Çoğu zaman, problem karşısında hemen çözüm önerileri sunar ve sonuç odaklı bir strateji izlerler. Ancak, bu yaklaşımda duygusal boyutların göz ardı edilmesi, ilişkileri derinden etkileyebilir ve uzun vadede daha büyük çatışmalar doğurabilir. Yani, kısasa kısas aslında hızlı bir çözüm olsa da, bazen daha kalıcı bir etki yaratmayabilir.

Kısasa Kısas ve Modern Yorumlar: Adaletin Evrimi

Günümüzde, kısasa kısas kavramı genellikle olumsuz bir anlam taşır. Özellikle hukuk dünyasında, adaletin her zaman orantılı ve doğru bir şekilde sağlanması gerektiği vurgulanır. Kısasa kısas, özellikle bireysel intikam ve öfke üzerine kurulu bir yaklaşım olarak değerlendirilir ve çoğu zaman yalnızca daha fazla acıya yol açar. Fakat, geçmişteki anlayışlardan çok da farklı olmayan bir noktada, hala bazı insanlar bu prensibi adaletin temeli olarak kabul edebiliyorlar.

Modern toplumlarda, kısasa kısas düşüncesi, genellikle ahlaki ve etik sorgulamalara yol açar. Adaletin, suçluya aynı şekilde zarar vermek yerine, suçlunun rehabilite edilmesi, topluma faydalı bir birey haline getirilmesi gerektiği fikri oldukça yaygındır. Bu noktada, kadınların empatik ve ilişkiler odaklı bakış açıları daha anlamlı hale gelir; çünkü gerçek adaletin, zararın karşılığını almak değil, toplumsal iyileşmeye katkı sağlamak olduğuna inanılır.

Siz Ne Düşünüyorsunuz? Kısasa Kısas Hala Geçerli Mi?

Kısasa kısas, tarihsel bir felsefe olarak çok ilginç bir konu. Ama modern dünyada, bu anlayışı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bugün, adaletin nasıl sağlanması gerektiğini düşünüyorsunuz? Birinin size kötülük yaptıysa, ona aynı şekilde karşılık vermek gerçekten adalet mi? Yoksa affetmek ve ilişkileri onarmak mı daha doğru? Fikirlerinizi duymak istiyorum!
 
Üst